Haziran Kitaplarım

Herkese merhaba. Yazacak o kadar çok şeyim var ki, bazen fırsat bulamıyorum bazen de yazasım gelmiyor.
Okul bitti, çok şükür tatile girdim ama düğün telaşı son hızla devam ediyor.

Hayırlısı bakalım... 
Bloglovine de geçildi ama tam anlamış değilim olayları. Giriş yaptım ama kullanımını ayrıntılı olarak bilmiyorum henüz.

Gelelim Haziran kitaplarıma;

 

1. Son Oyun - Ahmet ALTAN: Mayıs'ta başladığım bir kitaptı bu. Geçen ay yorumumu yazmıştım zaten kısmen. Sonu en azından biraz daha heyecanlı bitti, o yüzden müteşekkirim. Ama okumasam da olurmuş, yazar Tanrı ile sohbet ettikçe ben gerildim. Felsefi açıdan belki anlamlı olabilir ama ben hoşlanmadım bu konuşmalarından.










2. Cehennem / Dan BROWN: Dan Brown'ın tüm kitaplarını okumuş bir okur olarak yazarın çitasını biraz daha yükseltmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizi çok yükseğe alıştırdı, beklentimizi artırdı. Bir Dan Brown klasiğiydi. Ama ben en çok Melekler ve Şeytanlar kitabından etkilenmiştim. 

Kitap güzeldi, ayrıntılar, olaylar özellikle simge bilim profesörünün mimari bilgileri iyiydi. (Bazı kısımlar havada kalsa da, yerleri gördükten sonra oturdu bir şeyler.) Gerçekten heyecanlı ilerliyor kitap. Veba maskesi, Dante ve cehennem haritası merak uyandıran konulardı. Ayrıntılı görsellerini bir blogger arkadaş paylaşmış. şuradan bakabilirsiniz. Bu tarz gerilim, gizem ve sanat tarihi sevenler için mutlaka okunması gereken bir kitap. 






3. Bir Psikiyatristin Gizli Defteri / Garry Small - Gigi Vorgan: Psikoloji severlerin mutlaka okumak isteyeceği bir kitap. Yazarın anlatımı kolay, akıcı. Sadece olaylar anlatıldığı gibi sıradışı gelmedi pek. Çünkü tarih olarak günümüzü yansıtmıyor. Psikiyatristin göreve ilk başladığı yıllardan 90'lı yıllara kadar uzanan bir zaman dilimi söz konusu. Bu sebeple çok da alışık olmadığımız vakalar yok.  Yalnızca bir hastanın çok su içmesi vakasında şaşırmıştım, çok su içen biri olarak farklı gelmişti. Bir de daha heyecanlı anlatabilirdi yazar, merak kısmını daha uzun ve zirvede tutabilirdi. Ama okunmayacak bir kitap değil. Sayemde iki arkadaşım daha okudu, meraklarından, birkaçının da gözü düştü ama sıra gelmedi onlara. :)

4. Kardeşimin Hikayesi / Zülfü LİVANELİ: Livaneli'nin merak ettiğim bu kitabının inanılmaz derecede sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. Kitabı beğenmeyenler söz konusu, doğru olabilir ama kimse merak uyandırmadığını söyleyemez. Bir gece gözlerimden uyku aka aka bitirdim kitabı. Neden? Çünkü çok akıcıydı. Anlatımı basitti. Ama sonu ters köşeydi. Sadece kahraman hikayeyi anlatırken araya kızın uykusunun girmesi insanı sinir eden bir durumdu. "Yeter artık! Anlat!" diye bağırası geliyor insanın. Ama sonuna değdi. Ben en çok sonunu sevdim, çünkü şaşırtıcıydı. 

Benden sonra bir arkadaşım okudu. Tabi okurken "Hiii! Bu böyle miymiş! Aaaa! Öyle mi olmuş?!" nidalarıyla okudu. Bir yandan bana anlattı :) 

Livaneli'nin birikimine dair pek bir şey bulamadım ama sayfalar akıp gitti. Bu inkar edilemez. Tavsiye ediyorum.






5. Maraz / Hande ALTAYLI: Kahperengi'den sonra yazarın bu kitabını merak ettiğimi söylemiştim. Kitap kısa zaten. Konusu itibarıyla çok sıradan yani klişe bir konu ama anlatımı güzeldi. Basit ve akıcı. Arkadaş ilişkileri ve evlilikte yaşanan sorunlar üzerine okunabilir bir kitap. Ama okumazsanız çok da bir şey kaybetmezsiniz bence. Edebi yönü yok nitekim. Sessiz ve yalnız gecelerde ideal... ;)








6. Dönüş / Ayşe KULİN: Gizli Anların Yolcusu ve Bora'nın Kitabı'ndan habersiz bir şekilde başladığım Ayşe Kulin kitabı. Meğer seriymiş ama birbirinden bağımsız da anlaşılabiliyormuş. Ben de anladım zaten. 

Kitap günümüzün klişe konularından biri üzerine yine. Artık sinir olmaya başladım. İşte kahramanın hayatında bir şeyler ters gitmeye başlar ve kendini aramaya, gerçekleri öğrenmeye yola çıkar vs vs. Sıradan oldu artık. Ama bu sıradanlığa Neden Ayşe Kulin de kapıldı onu anlayabilmiş değilim. Sanki onun değil başkasının kaleminden çıkmış gibi bir anlatım var. bir basitlik... Akıcı gidiyor ama Ayşe Kulin'e ait değilmiş hissi uyandıran... İçi boş, derinliği olmayan, basit diyaloglar ve yüzeysel geçişler. Tamam kitap hızlı ilerliyor ama sanki bir ortaokul öğrencisine yazılmış gibi, yazar karalamalarını hemen toparlayıp yayına göndermiş gibi. Cık! Pek içime sinmedi benim açıkçası. Ama malum çok satanlarda bu ara. O da yazarın adından tabi ki. 

Okumak isteyenlere engel olmak istemem tabi ama daha kaliteli Ayşe Kulin romanlarını tavsiye ederim.








7. Şans / Karen Kingsbury: Zamanında izlediğim bir kore filmini hatırlattı bana. Ama filmin adını hatırlayamıyorum. Biliyorsanız hatırlatın lütfen. :) Bulana kadar kafayı yerim ben şimdi..


Neyse. 
Kitabın kurgusu çok sağlam olmasa da farklı duygularla okunabilen bir kitap. Bazen hüzün, bazen acıma, bazen mutluluk, özgürlük... Hristiyan inancıyla yazılmış ayrıca. Bu birçok yerde vurgulanıyor. İnanç ağırlıklı bir  konu olmuş. Akıcı, okunması hoş bir kitap. Ahım şahım değil ama okunabilir. Film gibi...









8. Senden Önce Ben / Jojo Moyes: Şu an hala devam ediyorum kitaba. Malum Temmuza geçtik. Akıcı bir kitap. Çok kolay ilerliyor. Yine çok rağbet gören bir kitap. Bakalım denildiği kadar var mı? Yalnız şimdilik şu kadarını söyleyeyim, en baskın hissettiğim duygu şükür. 











Bu güzellikler de okunmayı bekleyen kitaplarım. Artık kitap almamayı düşünüyorum bunlar bitene kadar. Evet, benim için bir rejim sayılır bu. :)

Yorumlarınızı bekliyorum lütfen.
Bol kitaplı tatiller...