Lâ Sonsuzluk Hecesi.
Nazan Bekiroğlu'nun kaleminden.
İsimle Ateş Arasında, Mor Mürekkep, Cümle Kapısı, Yusuf ile Züleyha ve Nun Masalları kitabının yazarı.
Otobiyografisinin sadeliği ve güzelliğiyle beni en başından kendine çeken kadın yazarımız. Türkiye'de gönlüyle kalemi bir olan kadın yazarlardan.
Aşk'ın ne olduğuna dair cevabı ise şöyle; "aşkın ezelden bir hatırlama, ezel tanışıyla bu dünyada karşılaşma olduğuna iman edeli ben, çok oluyor. ama aradan geçen süre içinde hatırlamaların da yanıltıcı olabileceğini öğrendim. çünkü buldum zannedip yanılmak var. bulup da tanımamak var. bulup da hatırlanmamak var. en acısı da ezel tanışıyla karşılaşıp onun tarafından hatırlanıp ama onu hatırlayamamak olmalı. ve evet, aşkın rengi karanlığa benziyor. en azından bu dünya yüzünde böyle. bir bedene ve birçok hayata hapsedilmiş aşk, özünden uzaklaşmak mecburiyetinde. o yüzden biraz evvel bahsettiğim savaş hali doğuyor. arazların bulanıklığı. neticede ortaya kusurlu bir aşk çıkıyor, elde kalan bu. cam ırmakta taş gemi ancak kusursuz bir aşkın zuhuru anında kazasız belasız yüzebilir ki o da bu dünyada imkansız. söylemiştim yontucunun taş gemisi de ancak kusursuz aşkı, yani tek tanrı aşkını bulduğu anda usul usul cam ırmağın üzerinde yüzmeye başladı. ne ırmak ne taş incinir böyle bir seyirde artık"
Dile, Türkçeye hakimiyeti, kelimelerle oynayışı, allı pullu ifadeleri ile beni benden alan yazar. Anlatsam nafile, okumanız lazım derim.
Her satırı aşk kokuyor.
Lâ Sonsuzluk Hecesi'nde ise, Adem ile Havva'yı anlatıyor. Onların aşkını... Habil ile Kabil'i. İlk katili, ilk maktulü. Yaradılışı. Şeytanı. Cenneti ve işlenen ilk günahı. Lâ. İsyanın ilk kelimesi. Siz Adem oluyorsunuz ve yaşıyorsunuz. Öyle içine çeken ve kendine hapseden bir roman. Ne roman ne deneme ne şiir. Ne hiçbiri ne hepsi. (Merak edenler için şu sayfadaki yazı hoşuma gitti.)
Yazarın dilinin gücünü tadanlar bilirler.
Benim kitaptan altını çizdiğim kısımlar şunlar;
"Yaşanacak zannedilenler çoktan yaşanmış oluyordu, yaşandı bitti denilenlerse sürekli yaşanı duruyordu. Olmuş olan da, olacak olan da yoktu bu yüzden, geriye sadece oluş kalıyordu."
(Bunu çok arkadaşıma mesajla göndermişimdir. Yeri bende ayrıdır.)
"Zaman göz kırpımı mesafe."
(Az ve öz bir ifade bence. Bir o kadar derin ve dehşete düşürücü. Dur, düşün.)
"Aşk diyorsun, ölçüsü olmaz ya, varsa da ölçüsü neler yapabildiğin değil, neler yapabilmediğindir."
(Bir de ters taraftan bakmak gerekmez mi gerçekten? Varlığını ortaya koyabilenler hariç)
"Belâ aşktan büyüktür, Allah hepsinden."
(Başka söze ne hacet! Adem Allah dedikçe...)
"Adını sabır koyma acizliğin. Buna tahammül deme. Kendi masumluğunda yok olma. Bırak, masumlar için bozulsun masumiyetin. Masumiyet, tek kişiyi korur ancak. Bilmemenin güvencesi. Bilmesem daha mı iyi olurdu. Oysa bilmeli. Her acıyı bir kez de kendi nefsinde çekmeli."
(Bilmek, daha çok bilmek istiyoruz. Oysa kaçımız bu bilginin, hazinenin sorumluluğunu sırtımızda hakkıyla taşıyabiliyoruz?)
" bana, dedi, bir isim ver, varlığım olsun.
durdu, aklından yeni bir şey geçti. bana, dedi, sen isim ver, varlığım senin olsun.
bana öyle bir isim ver ki senin adının yanında dursun.
seni anan beni de ansın. seni hatırlayan beni hatırlamadan olmasın.
bir "ile" koy aramıza bizi birbirimize bağlasın."
Buna çok sık rastlayabilirsiniz. Havva'nın dilinden dökülenler. İstediği gibi bir "ile" onları ebediyete kadar bağlı kıldı.
Bu kitaptan notlarım bunlar.
Bendeki anlamı büyük olan bir eser. Üniversitede tasavvuf ve deneme adına özellikle başvurduğum bir yazar. Ve hiç yüzümü kara çıkarmadı. Her seferinde elim taşa taşa döndüm kapısından.
Hep yazsa...
"Başını özün olan toprağa doğru eğ." Senin altını çizdiklerinin dışında ben bunu da sevmiştim. Okunması gereken bir kitap..
YanıtlaSilKitap ayracı olarak nostaljik. :)
YanıtlaSilGerçi dijital makinalar çıktıktan sonra ben kullanmıyorum ama kullananlar vardır.
yolcu, evet ona değinmeyi unutmuşum.
YanıtlaSilBir hevesle yapmıştım kalan filmlerden ama pek istediğim gibi olmasa da, nostaljik elbet.
kirazlı sakız, senin alıntıladığın ifade de güzelmiş. Anlamlı.
YanıtlaSilKitap ayracı olarak güzel fikir. Ben fotoğraf çekmek için kullanmıyorum demek istemiştim. Eskiden biriktirirdik, tekrar fotoğraf bastırabilmek için.
YanıtlaSilNazan bekiroğlu öyle zarif anlatırki yazdıklarını. kelimeler kırılabilecek kadar narindir. şiir gibi anlatır.Hayranlık duyduğum bir yazardır.
YanıtlaSilLa ise herkese tavsiye ettiğim okunması gereken bir kitap.
Altı çizili cok satır vardı ama kitap yanımda değil şuan paylaşamayacağım.Seninkilere ek Hz Ademin tövbesi beni çok etkilemişti.
çok güzel bir post oluş canım eline sağlık.
bluestyle, her kitabı o şekilde dolu dolu bence de. Altı çizilebilecek, değerli cümleleri, anlatımları çok gerçekten.
YanıtlaSilTeşekkür ederim canım, yine buyur ;)