Selam.
Mart da bitti, bugün itibarıyla.
Yarın da 1 Nisan. Tehlikeli bir gün. Okulda öğrencilerin saçma sapan şakalarına maruz kalma tehlikesi var. Öğrenci iken iyiydi, ama öğretmenken zor her şey.
Bu ay içinde pek çok şey oldu benim için. İyi ve kötü.
12 Mart'tan sonra okulda Kütüphaneler Haftası için program hazırlamıştım. Acayip süper oldu. Okulda şimdiye kadar yapılan en iyi programmış. Hatta milli bayramlar gibi önem arz etmese de onlardan harika olmuş. Öğrencilerime söz vermesem videolarını koyardım buraya ama sözüm var. Müdürüm çok beğendi, bayıldı. O videoları, slaytları benim yaptığıma çok şaşırdı. Bir hafta sözünü etti. Başka arkadaşlara demiş, "Kaçış yok." Çok güzel benim için ama çok yoruluyorum. Salı günü ilk iki saatim boş ama çocuklar için erken gittim, düşünün. Uykumdan feragat ettim kaç zamandır. Piyesler, şiirler, oratoryolar tam benlik. Ama yorucu.
Bunların dışında Nevruz Bayramını kutladık. Halaylarla, oyun ve roman havalarıyla öğrenciler coştu.
Nişanlım geldi, gitti. Çok kısa sürüyor ama çok özlüyorum.
Gelelim mart ayı okumalarıma.
-Semaver / Sait Faik Abasıyanık
- Türkçe "Off" / Feyza Hepçilingirler
- Engereğin Gözü / Zülfü Livaneli
- Hikayem Paramparça / Emrah Serbes
- Yusuf ile Züleyha / Nazan Bekiroğlu
- Mino'nun Siyah Gülü / Hüseyin Arkan
- Ruhi Mücerret / Murat Menteş
Daha önce yazdıklarıma birkaç tane daha eklendi. Az okuduğumu söyleyebilirim bu ay. Fotoğraflarıyla ve aldığım notlarla yazacağım artık.
"Taş Mektep"i izledik sinemada. Basit ama etkileyiciydi. Savaş söz konusu olunca insan ister istemez duygusallaşıyor.
MEB de öğrencileri de götürmemiz yönünde bir yazı göndermiş okullara. Malum Kayseri Lisesi'nde çekilmiş film. Öğrencilerim, her şeyi biliyormuş gibi davranıyorlar, çok uyanıklar, tam Kayserilililer, ama bir şey bildikleri yok gerçekten. O yaşlarda öyle oluyor ama biz bu kadar belli etmezdik.
Arkadaşımla "Aşk Kırmızı"yı izledik. Garipti ama klasikti. O kadar karmaşık bir durum nasıl böyle bir sonla bitti, anlamış değilim. Tayanç Ayaydın'ı severim zaten, Ezgi yapmacık gibiydi başlarda. Nurgül de gerçekten yaşlanmış.
İnternetimiz bağlandı. Böylece "Leyla ile Mecnun"un izleyemediğim bölümlerini izleyerek bu uzun sürenin acısını çıkarıyorum. Çok eğleniyorum, yok böyle dizi. İncelikle işleniyor espriler. Afili Filintalar'dan gidiyorum bu ara. Murat Menteş, Emrah Serbes, Murat Uyurkulak gibi.
İnternet gelmeden önce The Mentalist takılıyordum.
Ve yeni bir dizi keşfettim. TRT 1'de. "Beni Böyle Sev" Çok saf, çok sade, eğlenceli ve güzel. Zaten yeni sayılır, 8.Bölümü yarın ekrana gelecek. İlk bölümünden itibaren netten izledim, pazartesiyi iple çekiyorum. Değişik. TRT 1, gerçekten başarılı, kaliteli yapımlarla gidiyor. Özel kanallardan daha iyi durumda bence.
Ortaya karışık bir yazı çıktı. Devamı gelecek inşallah...