31 Mart 2013 Pazar

Marttan...


Selam.
Mart da bitti, bugün itibarıyla.
Yarın da 1 Nisan. Tehlikeli bir gün. Okulda öğrencilerin saçma sapan şakalarına maruz kalma tehlikesi var. Öğrenci iken iyiydi, ama öğretmenken zor her şey.

Bu ay içinde pek çok şey oldu benim için. İyi ve kötü.

12 Mart'tan sonra okulda Kütüphaneler Haftası için program hazırlamıştım. Acayip süper oldu. Okulda şimdiye kadar yapılan en iyi programmış. Hatta milli bayramlar gibi önem arz etmese de onlardan harika olmuş. Öğrencilerime söz vermesem videolarını koyardım buraya ama sözüm var. Müdürüm çok beğendi, bayıldı. O videoları, slaytları benim yaptığıma çok şaşırdı. Bir hafta sözünü etti. Başka arkadaşlara demiş, "Kaçış yok." Çok güzel benim için ama çok yoruluyorum. Salı günü ilk iki saatim boş ama çocuklar için erken gittim, düşünün. Uykumdan feragat ettim kaç zamandır. Piyesler, şiirler, oratoryolar tam benlik. Ama yorucu.

Bunların dışında Nevruz Bayramını kutladık. Halaylarla, oyun ve roman havalarıyla öğrenciler coştu. 

Nişanlım geldi, gitti. Çok kısa sürüyor ama çok özlüyorum.




Gelelim mart ayı okumalarıma.

-Semaver / Sait Faik Abasıyanık 
- Türkçe "Off" / Feyza Hepçilingirler 
- Engereğin Gözü / Zülfü Livaneli
- Hikayem Paramparça / Emrah Serbes
- Yusuf ile Züleyha / Nazan Bekiroğlu 

- Mino'nun Siyah Gülü / Hüseyin Arkan
- Ruhi Mücerret / Murat Menteş

Daha önce yazdıklarıma birkaç tane daha eklendi. Az okuduğumu söyleyebilirim bu ay. Fotoğraflarıyla ve aldığım notlarla yazacağım artık.
  
"Taş Mektep"i izledik sinemada. Basit ama etkileyiciydi. Savaş söz konusu olunca insan ister istemez duygusallaşıyor. 

MEB de öğrencileri de götürmemiz yönünde bir yazı göndermiş okullara. Malum Kayseri Lisesi'nde çekilmiş film. Öğrencilerim, her şeyi biliyormuş gibi davranıyorlar, çok uyanıklar, tam Kayserilililer, ama bir şey bildikleri yok gerçekten. O yaşlarda öyle oluyor ama biz bu kadar belli etmezdik.




Arkadaşımla "Aşk Kırmızı"yı izledik. Garipti ama klasikti. O kadar karmaşık bir durum nasıl böyle bir sonla bitti, anlamış değilim. Tayanç Ayaydın'ı severim zaten, Ezgi yapmacık gibiydi başlarda. Nurgül de gerçekten yaşlanmış.




İnternetimiz bağlandı. Böylece "Leyla ile Mecnun"un izleyemediğim bölümlerini izleyerek bu uzun sürenin acısını çıkarıyorum. Çok eğleniyorum, yok böyle dizi. İncelikle işleniyor espriler. Afili Filintalar'dan gidiyorum bu ara. Murat Menteş, Emrah Serbes, Murat Uyurkulak gibi. 




İnternet gelmeden önce The Mentalist takılıyordum. 



Ve yeni bir dizi keşfettim. TRT 1'de. "Beni Böyle Sev" Çok saf, çok sade, eğlenceli ve güzel.  Zaten yeni sayılır, 8.Bölümü yarın ekrana gelecek. İlk bölümünden itibaren netten izledim, pazartesiyi iple çekiyorum. Değişik. TRT 1, gerçekten başarılı, kaliteli yapımlarla gidiyor. Özel kanallardan daha iyi durumda bence. 

Ortaya karışık bir yazı çıktı. Devamı gelecek inşallah...





16 Mart 2013 Cumartesi

Un Ufak


Boğuluyorum...
Anlatacak kimsem yok.
Nasıl yaptın bunu bana?!

Un ufak olmak, yok olmak istiyorum.
Bildiğim, bilmediğim tüm küfürleri saymak istiyorum.
Daha fazlasını görmeye dayanamaz kalbim.


14 Mart 2013 Perşembe

Kitaplarım



Herkese merhaba,
Son yazımın üzerinden yaklaşık iki ay geçmiş. O kadar çok yoruluyorum ki okulda. Yeni yeni havalar ısınmaya başlayınca biraz daha kendimi dinlenmiş hissediyorum. Bahar da geldi sayılır. Halbuki iş yüküm daha da arttı. Okul çıkışı 8. sınıflar için kurs açtım. Eve daha geç geliyorum. Ayrıca ikindi dönem önemli günler ve haftaların kutlamaları çok daha fazla. Ve okulun Türkçecisi olarak tüm yük bende. Yoruluyorum ama severek yapıyorum. Öğrencilerime kızıyorum bazen ama sevdiklerim de çok var. İçleri temiz ama akılları başka yerde. Kaygısı olmayanlar daha çok üzüyor.

En son 12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programını hazırladım ve tüm okul çok beğendi. Ama bazı öğretmenler bundan rahatsız oldu. Şöyle ki, "Fazla abartma, yoksa bizden de daha iyi daha güzel ister okul idaresi." dediler. Umurumda değil. Benim ilk senem ve okulumuzun imkanları çok. O yüzden kendimi geliştirmem açısından benim için büyük bir fırsat olarak görüyorum bunları. Düşünün okulun en haylaz çocuğuna oratoryoda görev verdim ve tüm okul şaşırdı. Ve güzel de yaptı kereta :p Şimdi sırada Kütüphaneler Haftası var, çocuk peşimden koşuyor "Bana görev vermeyecek misiniz?" diye. :) Bakalım, aklımda çok ilginç fikirler var, becerebilirsem. 

Okulun dışında hafta sonu seminerlerim çok şükür bitti. Artık hafta sonu dinlenebiliyorum. Ve nişanlım bulduğu her fırsatta geliyor ve beraber nişanlı olmanın tadını çıkarıyoruz. Beraber vakit geçiriyoruz. Beraber olacağımız vakitleri dört gözle bekliyoruz. Hayırlısıyla...

Bol kitap okuyorum. Şubat Ayı Kitaplarım;

- Efsane & Bir Barbaros Romanı / İskender Pala
- Piraye / Canan Tan  (Sırf kız öğrencilerim benden istediler diye aldım ama onlara vermeden önce kendim okumak istedim.)
- Tol / Murat Uyurkulak
- Divan / Irvin D. Yalom
- Mrs. Dalloway / Virgina Woolf

Şu an fotoğraf makinem yanımda olmadığı için fotoğraf koyamıyorum ama en kısa zamanda renklendireceğim yazımı. Özledim kitap muhabbetlerini ve fotoğraflarını. Yazmayı zaten...

Mart Ayı Okumalarım ise hala devam ediyor tabi;

- Semaver / Sait Faik Abasıyanık  (Yine bir öğrencim istedi, ben de tekrar okumuş oldum.) 
- Türkçe "Off" / Feyza Hepçilingirler 
- Engereğin Gözü / Zülfü Livaneli
- Hikayem Paramparça / Emrah Serbes
- Yusuf ile Züleyha / Nazan Bekiroğlu 

Mart ayında daha çok okumuşum ama kitaplar önceki aya göre daha kısaydı. Ve daha hızlı okunacak şekilde akıcılar. Zamanla hepsinden bahsedeceğim inşallah.

Şimdilik,
hoşça kalın...








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...