"hiç bir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da aşkının anlaşılmasını. daireyi tamamla. gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için. kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul. geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen o ol!" diyor coelho kitabında. uzun zamandır yaşadığımı hissettim bugün. gözümün gördüğünü, yüzümün güldüğünü, kalbimin attığını...
ilk bu satırlara yöneldim. plağı değiştirdim, tozdan kurtuldum, kapıyı kapattım, diğer kapıları ardına kadar açtım.
tekrar fark ettim ki, rabbim bizim hakkımızda ney hayırlıysa onu veriyor bize ya da vermiyor. ömrüm boyunca ilk kez tökezledim. eğitim hayatım boyunca hep başarılı oldum. güzel okullarda okudum, iyi puanlar aldım, dereceler yaptım. birincilikle mezun oldum taa ki kpss illeti bana yüzünü dönene kadar. yüksek puan almama rağmen seçim yatırımı!ndan dolayı atamam olmadı. temmuzdan beri gözyaşı kalmadı, "hayırlısı" diyerek teselli ettim kendimi.
ki, bu ara kaçırılan öğretmenlerin haberlerini üzülerek okudukça bir kez daha şükrettim rabbime. o gençlerin, meslektaşlarımın çektiği sıkıntıyı, ailelerinin yaşadığı acıyı düşündükçe içim yandı. şu an kimsenin alinden bir şey gelmezken, devletimiz maalesef aciz duruma düşmüşken, öğretmene varıncaya kadar el atılmışken... sanılmasın ki benim şükrüm onlar adına üzülmediğim. insan hayal kuruyor, 4 yıl okuyor, atanıyor, doğu diyor, zorunlu görev, vatanımız için yaparız diyor, ama can güvenliği olamadıktan sonra tüm bu hayaller, iyi niyetler havada kalıyor. rabbim düşmanımın başına vermesin, kimseye böyle acı yaşatmasın. ama işte bize/kimilerine ders oluyor.
dedim ya, çok şükür.