30 Eylül 2011 Cuma

Şükür





"hiç bir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da aşkının anlaşılmasını. daireyi tamamla. gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için. kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul. geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen o ol!" diyor coelho kitabında. uzun zamandır yaşadığımı hissettim bugün. gözümün gördüğünü, yüzümün güldüğünü, kalbimin attığını...

ilk bu satırlara yöneldim. plağı değiştirdim, tozdan kurtuldum, kapıyı kapattım, diğer kapıları ardına kadar açtım.

tekrar fark ettim ki, rabbim bizim hakkımızda ney hayırlıysa onu veriyor bize ya da vermiyor. ömrüm boyunca ilk kez tökezledim. eğitim hayatım boyunca hep başarılı oldum. güzel okullarda okudum, iyi puanlar aldım, dereceler yaptım. birincilikle mezun oldum taa ki kpss illeti bana yüzünü dönene kadar. yüksek puan almama rağmen seçim yatırımı!ndan dolayı atamam olmadı. temmuzdan beri gözyaşı kalmadı, "hayırlısı" diyerek teselli ettim kendimi.

ki, bu ara kaçırılan öğretmenlerin haberlerini üzülerek okudukça bir kez daha şükrettim rabbime. o gençlerin, meslektaşlarımın çektiği sıkıntıyı, ailelerinin yaşadığı acıyı düşündükçe içim yandı. şu an kimsenin alinden bir şey gelmezken, devletimiz maalesef aciz duruma düşmüşken, öğretmene varıncaya kadar el atılmışken... sanılmasın ki benim şükrüm onlar adına üzülmediğim. insan hayal kuruyor, 4 yıl okuyor, atanıyor, doğu diyor, zorunlu görev, vatanımız için yaparız diyor, ama can güvenliği olamadıktan sonra tüm bu hayaller, iyi niyetler havada kalıyor. rabbim düşmanımın başına vermesin, kimseye böyle acı yaşatmasın. ama işte bize/kimilerine ders oluyor.

dedim ya, çok şükür.


28 Eylül 2011 Çarşamba

Durgun


Durgun


İzliyorum.
Ömrüm boyunca büyütemediklerimi.
Biriktiremediklerimi, kayıplarımı,
Mağlubiyetlerimi…
Belki gerçekle yüzleştiğimde bir şansım daha olur diye.


Akıyorum.
Taşanlara kapılıp gitmemeye çalışırken.
Son damlaların yüzeyinde çırpınarak
Dibe batmayayım diye.


Boğuluyorum.
Ne kadar çırpınsam da iç çekişlerim azalmada.
Atılan taşlar  hedeften uzak
Dalgalanmalar yoklukta.


Bekliyorum.
Yalanların ördüğü hayatların aynalaşmasını.
Gerçeğin gerçekten gerçek olduğu,
Hıçkırıkların duyulur,
Gözyaşlarının akar olduğu bir resmi.


Kalakalıyorum.
İzlemelerin, beklemelerin, boğuluşların ardında.
Lekeleri, noktaları, nefesleri kaybederek.
Camın ardındaki gözler bir kat daha buğulanarak camla beraber.
Son kez…

Diner bir gün ümidiyle… 

25 Eylül 2011 Pazar

Sonbahar Uykusu


"Sonbahar hüzün kokar, sarı sarı... Yaprak düşer yere, hayâller düşer suya, gözler dalıp gider uzaklara...
Sonbahar, biten bir aşktır."

Ve gelir sonbahar...  Hüzünle, hayal kırıklıklarıyla, "her şeyin bir sonu vardır!" düşüncesiyle, rüzgarıyla, yağmuruyla gelir, yerleşiverir kucağımıza. Git diyemezsin, yazın tadını alamamışken kapını çalan bu misafiri geri çeviremezsin. Hayatının bir köşesine koyuverirsin, gitmek istediği zamana kadar ağırlarsın.  Getirdiği soğuğu, kuruluğu, solmayı, ölmeyi, yaşlanmayı, acıyı öpüp alnına koyarsın çaresiz...  

İnsanın hayatının muhasebesini yaptığı mevsimlerden biridir sonbahar benim için. Kıştan da öte yakar yüreğimi. Ümit ettiklerimin boş hayaller olduğunu anlamam, yorganın altına girip bir daha çıkmamacasına gömülmektir. Ne perdeler açılsın, ne bir ses duyayım, öleyim öleyim öleyim... Ben de sonbahar uykusuna yatayım, ilkbahar gelince haber verilsin açayım gözümü yeniden bir doğuşa. Bu da başı ve sonu boş bir umut... Unutun gitsin. 

Hoş geldin sonbahar... 
Ve ben de hoş geldim iç karartıcı bir başlangıçla...





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...