13 Nisan 2012 Cuma

Kayıp Gül 2: Ölümsüz Kalp



Herkese hayırlı cumalar...

Deneme çözmeye ara verince soluğu burada alıyorum. Elimden geldiğince takip ediyorum herkesi, merak etmeyin.

Sayfamda yaptığım anket sonuçlarına göre benden en çok kitap tanıtımı yazısı bekleniyor. Çok güzel.
Lakin, bu ara okuyamıyorum, hatta kitaptan kitaba atlıyorum. Ama sonunda Kayıp Gül hakkında yazacak cümlelerim var. Çok şükür.



Efendim, biliyorsunuz ki Kayıp Gül, Serdar Özkan isimli genç bir kalemin elinden çıkmış, Martı ve Küçük Prens'e benzetilerek yoğun ilgi gören, 50 ülkede 44 dile çevrildiği reklamlarıyla 2010'un en çok okunan romanı kabul edilen bir kitap. (Bu uzun cümlemde, minik iğnelemeleri fark edenler mutlaka olacaktır.) Birkaç yayınevi değişiminin sonucu olarak, yazarımız Kayıp Gül 2'yi çıkarmış bulunmakta. Kafa dağıtmak için, hafif kitaplar aradığımdan olacak ki bu kitabı aldım. Niye aldığıma kitabı okuyunca anlam veremedim doğrusu. Şöyle ki, ilk kitabını alıp okumuştum 2 sene önce. Fakat, kitaba dair hiçbir şey hatırlamıyorum a dostlar! Çok kitap okuyan biri olmama, çoğunu genel olarak ve beni etkileyen -bazen de saçma- ayrıntılarla aklımda tutmama rağman Kayıp Gül 1'e dair hiçbir şey hatırlamıyorum. E kardeşim, sen sende hiçbir iz bırakmayan bir kitabın niye gider ikincisini alırsın?!! Bu soruyu elbette kendime soruyorum. Ama almışım işte.


Neyse, okudum kitabı.


Serda Özkan'ın dili çok açık, sade, duru. Okuyuveriyorsun, çok rahat. Hatta benim gibi edebiyatsever için fazla rahat. Hiç zorlamıyor yaa. Ama bu kitabında simgelerle hayatın farklı yönlerini anlatmaya çalışmış. Derin anlamlar vermeye çalışmış. Bazı ayrıntıları hoşuma gitti. Mesela;


"İkiz kardeşim Bay Gerçeklik ve ben birbirlerine ahşap bir köprüyle bağlı iki ayrı adada yaşarız,demişti Bayan Düş. 'Ne zaman birbirimizi özlesek, birbirimize doğru koşmaya başlarız. Ve çok geçmeden adalarımızı birbirine bağlayan o köprünün ortasında bir yerde, birbirimize kavuşur, sarılıp bir oluruz. İşte o sarılma anlarındadır ki yeryüzündeki bütün düşler gerçek olur..."

Bu cümle, gerçekten bir derinliğe ve hayal gücüne sahip. Kitaptaki pek çok karakter de aynı şekilde imgelerle donatılmış. İşte bu noktada Serdar Özkan'a romancı denmesine şaşırıyorum ben. Bence masal tadında bir öykü bu. Öykücü denmesini tercih ederim. Hele ki, İskender Pala gibi eski Türk edebiyatıyla haşır neşir bir derlemecinin de "romancı" diye bahsetmesi daha da ilginç. (“Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim.” İskender Pala – Kasım 2003) (Gerçi tarih de eskiymiş, 9 yılda bu kadar ilerleme kaydetmesi de hayli ironik.)


Tamam, genç, bir potansiyel görebilir, bunda bir sakınca görmüyorum. Ama yazarın ve eserlerinin bu şekilde abartılmasına, pazarlanmaya çalışılmasına karşıyım. Ne 50 ülkede yayınlanması ne de 44 dile çevrilmesi ne de D&R listesinde ilk üçte olması benim için bir ölçüt. Bende ilerleyen zamanlarda bir iz bırakmayacaksa hiçbir anlamı yok. Popüler olup sonradan etkilerinin silinmesi edebiyatın maalesef kötü bir oyunudur kimisi için. Nitekim, ne Martı ne de Küçük Prens olabilir. 


Yazdıklarım fazla ağır olabilir belki ama dediğim gibi elbette beğendiğim cümleler ve yönleri var. 
Benim bir şeyi beğenmemem genelde bonkör bir ön yargıya sahip olmamdan kaynaklanıyor. Test ettim, onayladım! Şöyle ki, bir şeyi okumadan, izlemeden vs. gözümde büyütüyorsam - gerek yorumlar sayesinde, gerek reklamları yüzünden, gerekse de kişisel - sonu hayal kırıklığı oluyor. Beklentimin düşük olması gerekiyor, ki güzelliği sürpriz olsun. Ama maalesef kitapların bile reklamlaştırıldığı, yazarların isimlerinin kitap kapaklarında ön plana çıkarıldığı günümüzde bu pek de mümkün olmuyor. 


Kahramanların her iki kitapta da aynı isimle geçmesi de hoşuma gitmedi. Niye öyle yani?

Sanırım, "Ekim Yağmurları" diye bir kitaba başladı. Hatta yazdıkları bazı cümleler şu an internet sayfalarında dolaşıyor. Bunu neden yaptığını da anlamıyorum. Daha kitap çıkmadan...


Neyse, gelelim altı çizili cümlelerime;

"Cesaret korkmamak değil, bazı şeylerin senin için güvende olmaktan daha önemli olmasıdır."

"Arayan mutlaka birşey bulur. Ne aradığını bilen ise aradığını bulur."

"Sevmek seveni küçültmez, büyütür..."

"Sevgi, seni taşır."

Başlangıçta yer alan Mevlana'ya ait 
‎"Evrende ne varsa, dışarıda değil, sende.
Her ne arayacaksan, ara onu kendinde." dizeleri kitabı özetler durumda. :D



10 yorum:

  1. bende böyle durumlarda yani genç bir yazar aniden patlalıyorsa ve patlayacak kadar da bir donanımı yoksa o zaman bende bunu bu kadar pazarlıyorlarsa ardında bir dayı teyze vs:) vardır diyorum ve illaki bi önyargı oluyor bende.
    doğru yada yanlış düşünüyorum bilemiyorum ama durum bu

    YanıtlaSil
  2. kayıp gül 1 de yaşadığım şaşkınlığı,tahmin edemediğim sonu kayıp gül 2 de yaşayacağımı umarak büyük bir hevesle aldım ama hüsrana uğramıştım 1 ay oyalandı hep aynı karakterler hiç tat vermedi 2.kitaplarda hep hüsran yaşıyorum herşey tadında kalmalı sanırım :) iyi günler...

    YanıtlaSil
  3. altı çizili cümlelerin gayet güzel

    ama adı hiç çekmedi beni ya
    ön yargı bu biliyorum da kayıp gül nedir yani:))

    ben edebiyat okusaydım evvela bir kitap çıkarma hayali kurardım:)) ki bu bozuk türkçemle bile güzel şeyler yazıp kendi kitabımı çıkarabilme hayali kuruyorum:) benden bişe olur mu dersin:)

    YanıtlaSil
  4. Haklısın abartıldığı kadar değil kitapları.
    Ama kötü de değil. Diğer kitaplarını okudum, hatırlıyorum konularını ama derin izler bırakan romanlardan değil. :)
    Bu kitabı da okumak istiyorum, sırasına var daha... :)
    Keyifli pazarlar.

    YanıtlaSil
  5. NABRUT, artık parayla kitap bile çıkıyor yaa, dayıya mayıya da gerek kalmıyor. :D

    YanıtlaSil
  6. hayal meyal, evet 2. kitaplar beklentiyi artırıyor ama hüsranla sonuçlanıyor genelde. Ben de süründüre süründüre okudum valla... Pek gitmedi.

    YanıtlaSil
  7. Amak-ı Hayal, heh he :D Kayıp Gül işte.
    Yaa, bence gayet iyi Türkçen yaa, takma sen. At kafandan o düşünceleri. Senden bişey olmaz, çok şey olur. Çok da güzel yazıyorsun.
    Eğer çok takıyorsan, boş vakitlerinde TDK'nin sayfasına gir, yazım kuralları ve noktalama üzerine yoğunlaş. Benden bir öneri olabilir. İyisin ama gelişir hiç olmazsa.

    YanıtlaSil
  8. gulsah, evet ya, aklında kalmasındansa elbette oku canım. Ama dediğin gibi etkisi fazla sürmüyor.
    Keyifli pazarlar canım, öperler...

    YanıtlaSil
  9. benden çok çok iyileri var onları görünce acaba onlarında benim gibi yazdığı bir dönem oldumu diye düşünüyorum:)

    yazılarım içime siniyor aslında ama ah şu tdk:))

    sözlük okuyorum ben imlaya da bakıyorum ama yine de kör topal cümleler
    :D

    teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
  10. altı çizilecek cümleleri vermişsin sen okumaya gerek kalmadı:)
    şaka br yana sanırım bu kadar abartılığı için ben bu kitabı hiç okumak istemedim.bazen oluyor bana boyle..
    anladığım kadarıyla da pek bişey kaybetmemişim.
    vaktim bol olsaydı yine de okumak isterdim. ışığın kıymeti karanlığı yaşadıgında anlasılır dimi:)

    tanıtım için teşekkürler canımm.
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil

Her fikir değerlidir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...